Bir Duyusal Uyarı Olarak Müzik


Müzik günlük hayatımızda çok geniş bir kullanım alanına sahiptir. Radyoda, televizyonda, işyerinde, camide, kilisede, konserlerde, danslarda, okullarda, spor karşılaşmalarında vs. her yerde dinlenir. İnsanlar milyarlarca lirayı kompakt disk, CD çalar, kasetçalar, kaset, CD, konser bileti, müzik aletleri satın almaya yatırırlar. Müzik yaşlı-genç, zengin-fakir, kadın-erkek hayatın her kesiminden insanı eğlendirir. Müzik, toplumda değişik şekillerde kullanılıyor olsa da bilim adamları bunu sınıflandırmışlardır. Merriam isimli bir araştırmacı, amaçlarına ve sebeplerine göre müziğin, çoğu kültürde on büyük fonksiyonu olduğunu belirtmiştir:

1. Fiziksel tepki
2. İletişim
3. Duygusal ifade
4. Sembolik tanımlama
5. Sosyal normlara uygunluğu güçlendirme
6. Dinî ayinler ve toplumsal geleneklerin geçerli kılınması
7. Kültürün devamlılığının ve sağlamlılığının tesis edilmesi
8. Toplumsal kaynaşmanın tesis edilmesi
9. Estetik zevk
10. Eğlenme

ENERJİ BİÇİMİ

Temelde müzik, dokunma ve işitme duyusu tarafından algılanan bir enerji biçimidir. Ses kaynağı ister keman, ister piyano, ister ney, ister bir müzik kutusu, ister bir insan sesi olsun her müzikal kaynak hava moleküllerini etkileyen büyüklü küçüklü yoğunlukta enerjiler oluşturur. Bunlar ses dalgaları olarak bilinir. Müzikle çevredeki diğer sesler arasındaki en büyük fark, müzikal ses dalgalarının belirli bir zaman biriminde düzenli tarzda organize olmaya meyilli olmasıdır. Ses ayarı, ses şiddeti, ses tınısı ve armoni gibi yapısal ses elemanları, anlamlı ve eğlenceli dinleme deneyimleri oluşturmak için insanlara yardım eder. Ses dalgaları işitme kanalında kulak zarına doğru huni biçiminde bir akım oluşturur. Kulak zarı bu ses enerjisini orta kulak yapılarına iletir. Burada üç adet küçük kemikçik (örs, üzengi ve çekiç) vardır ve bunlar ses dalgalarını iç kulağa iletirler. İç kulakta bulunan ve koklea denilen oluşumda bulunan işitmeyle ilgili alıcılar, frekans (ses perdesi) ve magnitüd (sesin büyüklüğü, yüksekliği) gibi ses sinyalinin özelliklerinden oluşan bilgiyi toplar. Bu bilgi işitme sinirinin yardımıyla beyne iletilir. Kulak sesi iletir, ancak sesin anlamlandığı yer beyindir. Beyin; melodi, armoni, çalgı gibi unsurların fiziksel özelliklerini algılar ve müziği yorumlar. Söz konusu müzik güzel midir, hüzünlü müdür, hareketli midir, sinirlendirici midir gibi..

Bir müzik seçsek ve iki kişiye dinletsek, bu iki kişinin beynindeki müzikal yorumun aynı olmadığını görürüz. Çünkü müziğin kişiye göre anlamını; kişinin hayata ve olaylara bakışını etkileyen ve çocuklukta oluşan bilişsel şemalar, kültürel bakış açısı, müzik eğitimi, duygusal yaşantılar ve geçmişteki deneyimler gibi bir dizi faktör oluşturur. Yani müzikal tepki, birçok işlevsel sürece bağlı işleyen karmaşık bir olgudur.

Her ne kadar müzikal algı zihne işitme yoluyla gelirse de, ses dalgaları dokunma duyusu sayesinde algılanır. Mesela apartmanınızda veya yatak odanızda komşunuzun teybinden gelen ritmi göğüs boşluğuyla hissedebilirsiniz. Halbuki bu esnada melodiyi işitmemiş olabilirsiniz. Gitarın tellerine dokunulduğu zaman, gitarın ağaçtan yapılmış gövdesi ses dalgalarıyla sağlanan titreşimleri iletir. Bazı sesler, karın ve göğüste hissedilme eğilimindedir, bazıları da kafa kemiklerinde yankılanır. Müziğin dokunma duyusu ile iletimi sayesinde, işitme kaybı olanlar bile müzikal uyarıları algılayabilmektedir. Bethoven’ın sağır olduktan sonra bestelerini bu sayede yaptığı rivayet olunmaktadır.

Uzm. Dr. Adnan Çoban